30 Nisan 2011 Cumartesi

Numara:3

Cumartesi günü tam 6'ya kadar mesaiye boyun eğmenin verdiği hırsla,elindeki işleri en acil olanlari elden çıkarmak suretiyle gözünün önünden ve masa üstünden temizledikten sonra,şirketin sınırlı internetinin vermiş olduğu imkanlar dahilinde aklındaki merakları,dışarda olsan kendini atabileceğin dükkanların sanal versiyonları,ihtiyacın olan olmayan bir sürü konuyu başına ağrılar sokana kadar okumaya çalışma çabaların bile akşamı altı etmeye yetememiştir.


Bu iş kanunlarındaki haftalık 45 saat çalışma işi neden uygulanmaz neden çalışanlar köle yerine konulur ve neden işverenler tarafından sömürülmek hakdır gibi bir kabul söz konusudur.
Bunlar elbette ülkemize özgü şeyler değildir fakat yaşanılan şehrin çoğu Avrupa ülkesinden büyük olduğunu düşününce idaresi konusunda belki daha adil olunabilinir diye insan düşünüyor..elde değil..


Çalışma arkadaşlarını bir süzgeçten geçirdiğinde işini severek yapan kişiyi bulmak mümkün olmuyor,herkes bir sor bin ah işit modunda..
kimisi çocuğunu okutuyor,kimisi kredi ödüyor, kimisi borçla aldığı evin içini yaptırmaya çalışıyor,kimisi daha iyi bir iş buşamadığı için şartlara katlanıyor,kimisi evde tek çalışan olduğu için düzene baş kaldıramıyor....


kısacası herkesin muamele ve düzene bir katlanma ve boyun eğme sebebi var.

Numara:2

Çalışan birinin , ameliyat ertesi döndüğü işinde tutturduğu düzenin tamamen ortadan kalktığı ve düzensizliğin düzen olduğu bir işyerinde..


20 günde yapılmamış olan işleri özveri ile toparlamaya çalışırken..


Yaptığınız ve bitirdiğiniz işlerin üretime geçme aşamasında müdürünüz tarafından çomak sokularak "bu niye böyle mantık olarak şöyle olsa mı " diyerek varolan düzeninizi cumartesi gününün sabahında çalkalaması,sinir kalkması için muhtemel ve haklı bir sebeptir.


Özellikle yüzünü şehrimizden esirgeyen güneşin,yerini yağmur ve rüzgarlı günlere rahatlıkla terk eylemesi sonucu,sinüslerinizdeki aşağılık ve geçmeyen ağrı yüzünden keyfiniz kaçık ise bu çalkalanmanin yüzey basıncı oldukça darbeli olmaktadır...

Numara:1

Küçüklüğünden bu yana sıkıntılarını yazarak ,onlardan kurtulmaya çalışan ben sanırım şu yaşıma kadar açmakta en iyi yaptığımı düşüneceğim bloguma ilk yazımı yazarken haz duymanın hakkım olduğunu düşünüyorum.
Tabii insanın içini boşaltmak ve bahsi geçenin yüzüne vuramadığı şeyleri yazarak içini boşaltmaya çalışmasının yanında..


Birileriyle konuşarak değil yazışarak anlaşabilemenin sinirlere daha hafif hasar verdiğini de eğer tercihler arasındaysa bu yoldan gidilmesi de tavsiye edilebilinir.


gün içinde yaşadığın daraltılarını,sevimsiz işsel muameleleri,sinirlerini kaldıran her turlu olayı yazan bir blogtayız.


evet..


Ne demişler daralan yazar..