12 Mayıs 2011 Perşembe

Numara:15

2 gündür olmadığımın son derece farkındayım ve hayatımda daralıp durmaya dur demeye çalışıyorum...Herşey çok güzel olacak inşallah  =)

Numara:14

Power Balance bilekliğini yolda yürürken denek olduğumda gördüğüm sonuçlardan çok etkilenerek araştırmaya başlamıştım.Sonunda bir cesaret denemeden internetten sipariş verdim ve şirketteki arkadaşların odamda olanlarına bu deneyimi yaşattım.. Elbette hepsine de bana olan oldu ve bu nasıl bişeee ya dedirttim  :) yani ben değil ama power balance bileklik bunu dedirtti diyelim :p
Bilekliği ve özelliklerini internette kısa bir araştırma yapınca özellikle sporcuların kullandığı,takıldığı andan itibaren denge ve güç kazandırdığı .. diğer kendini zinde enerjik hissetmeniz, depresif hallerinden kutulmanız için en az 24 saat bekleyin deniyor ve uykunuzun düzene girmeside söz konusuymuş..
Tabi bu okuduklarımın tamamını bu bileklikten beklemek ne kadar doğru okudukça kendi psikolojimi etkileyip etkisini artırıp artımadığımda bir şaibe olmasına karşın deneyimlerimi elbette burada paylaşacağım..
kimbilir belkide daralmaktan kurtulan yazar'a bile çıkar adım :)
Yalnız bu bilekliğin dışında negatif iyonun vücuda katkıları hakkında öğrendiklerimde oldukça kağda değer geldi, sonuçta deneyler sonucunda elde edilmiş veriler falan vardı ortada..
Bunlardan bazıları da şunlardı;
Bilgisayarların,lcd tv'lerin,cep telefonlarının,elektronik eşyaların ve klimaların negatif iyonu emdikleri ve bu yüzden kapalı bir ortamda gün boyu çalışan kimselerin kendilerini depresif ,yorgun ve sinirli hissetmeleri..
Stress ve baş ağrısı etkilerini azaltması..
Mikropların negatif iyon yüksek olan bir ortamda çoğalamadıkları ve öldükleri..
Negatif iyonun beyne oksijenin gitmesini kolaylaştırdığı..
Solunum yolu problemi olanların şikayetlerini azaltması..
Bunlar okuduklarımdan aklımda kalanlar..

9 Mayıs 2011 Pazartesi

Numara:13

Bu nedir yaa..
insanların sanal işlerinden olan yoğunluklarından kendilerine dokunulmuyor.. biz burda hem yokluğumuzda kapatılamamış,teslim edilememiş işleri yetiştirmeye çalışalım üstüne bir de başkaları tarafından devr alınmış işlerin revizyonları sizi bulsun ,bu nedir çalışmak ve çalıştığını göstermek cahillik ve aptallık mıdır.
Allah hepsinin müstehakını versin,bıtkım bu yarı açık cezaevinden farksız olan işten kurtulmayı diliyorum.....
yeter artık ya bak yine küfrettiğim kişileri ve işlerini yapmak zorunda kalacağım bu zulümden başka ne ki......
ya sabır! ya sabır! ya sabır!
ya sabır! ya sabır! ya sabır!
ya sabır! ya sabır! ya sabır!
ya sabır! ya sabır! ya sabır!

7 Mayıs 2011 Cumartesi

Numara:12

Biliyormusunuz.? Azeri dilinde kemik=sümük demekmişş...
Cumartesi günü akşam 18'e kadar çalışan ben haftanın bitişini kutlamaya hazırlanıyormuş gibi
pazarı bekliyorum..
ve şuan bunuın için 10 dk. daha beklemeliyim..
Bütün bir hafta bekleyişin ardından bu pazar günü de aksi gibi jetin üstünde mübarek süratle geçiyor.Zaten yarın anneler günü olduğundan mütevellit ve ekstra bir plan olanağı olmayacağından pazartesi gününü şimdiden gelmiş varsaymanın tam yeridir diye düşünüyor.Sadece kendi annen(ler) le bitse iyi..
anane yine kabul edilebilir bir mertebe..
bunun teyzesi, yengesi ,halası....... liste uzadıkça gün kısalıyor
Neyse yarın hesaplı bir gün diliyorum zira gün yolucuları iş başında olacaktır.

6 Mayıs 2011 Cuma

Numara:11

Havanın 17:00 itibariyle açması ve güneşin yüzünü göstermesi şaka gibi'dir zira artık öylesine ümitler tükenmiştir ki yazın gelmesine dair..
Neden gece başlayan kaşının üzrindeki ağrıdan ertesi günün sonuna kadar kurtulamaz ki insan,elinde bir pamuk üzerine nane yağı(çin yağı olarak da biliniyor)  damlatılmış kendinden geçirici bir kokuyu 2dk arayla tinerciler misali koklayıp durarak bir baş ağrısından kurtulunulabilinir mi..
Evet aslında uyuşukluk meydana geliyor başta, şiddette azalma hasıl oluyor fakat tam anlamıyla kurtulduğumu söylemem.Ağrının ne kadar zaman önce başlamış olduğuna veya başlar başlamaz bir önlem alınıp alınmadığına göre değişen bir süresi oluyor.

Aslında uzamanların söylediğine göre geçirilemeyen baş ağrıları sık sık nüksediyor ise bu ciddiye alınması gereken bir hal olup zaman kaybetmeden doktorunuza muayene olmanız gerekiyormuş.Ben bundan 3-4 yıl önce gittiğimde içerden burun kemiğimin yamuk olduğunu ,burnumun içindeki dikey kemiklerin alınması gerektiğini hemen ameliyat olmamı söylemişti fakat ben o dönemleri spreylerle atlatıp ameliyattan kaçmıştım.
Sinüzit tedavisi oluyordum zaten bu niyazinin akutu falan olmuyor illa ki kronik..!
Al, dün akşam eve dönerken alnıma soğuk rüzgarları yedim eve geldim 2 saat sonra tam kaşımın orda baş ağrısı başlayıverdi.Rüzgara ıslak saça gelemiyor bu sinüzit hastalığı....

Numara:10

-Türk Yıldızlarının 4-5 Haziran 'da İzmir/Çiğli'de 100.yıl Türkiye Uluslararası Hava Gösterileri var.Fotoğraf makinelerinizi kapın ve uçak biletlerinizi şimdiden ayarlayın.Kaçırılmayacak bir gösteri olacağı kesin..

-Rabbit Hole isminde bir film izledim, Nicole Kidman oynuyordu. 4 yaşındaki çocuğunu trafik kazasında kaybeden bir annenin düzelmeyen psikolojik durumunu irdeliyordu.Kısacası beğenmedim.Çok durağan ve odağınızı üzerinde toplamak için çaba sarfettiren bir filmdi..

5 Mayıs 2011 Perşembe

Numara:9

Kişi mezun olduğu bölüme dört yılda verdiği emeğin karşılığını vermek isteğinden midir nedir..İdealist düşüncelere kapılıyor mutlaka kendi mesleğimi yapıcam,hesaplıcam,kitaplıcam aa olmazzz..diye bir yanlış çırpınış içindedir uyaranı yoktur..
Bana soran biri olsaydı,derdim ki;daha öğrenciliğin son sınıfından başlayarak kpss ,ales, kpds,üds sınavılarına mutlaka gir ki kayıp olmasın.ilk iş deneyimini yaşamadan önce ilgi dallarını tara, alabileceğin eğitimler varsa mutlaka kaydını yaptır,taramaların sonucu işletme lisansı gibi lisanslar olmalı görünüyorsa zaten girdiğin sınavların sonucuyla bir yüksek lisans yapma şansın vardır.Y.lisans yaparken iş bulmaya çalış. Erkeksen buradaki deneyimin asker dönüşü altın bilezik niteliğinde olabilecektir.
Bunların hiçbirini yapmamış biriysen... mezun olunca bulduğun ilk işe atlamışsan zaten sonraki iş arama kriterlerin direk önceki işinin donanımını kullanarak süzüldüğünden "nasıl başlarsan öyle gider" kuralı malesef işlemiş oluyor.İş deneyimin şöyle 5-6 yılı bulduğunda sahip olduğun işin dışında bir pozisyona kendini oturtamıyorsun.Bir bakıvermişsin farklı programlar,yan dallar...beklenilenler artmış ve daha da artmış...
Yani, kısacası daha işin başında bu bilinçte olanlar depar atıyorlar meslekdaşlarına tabii eğer eşit şartlardaysalar..Baba mesleği,tanıdığı olmak,doğuştan iki dili sular ve seller gibi olmak bunları yukarıdakilerin çok dışında tutuyorum....

4 Mayıs 2011 Çarşamba

Numara:8

Az uykuyla girilen güne,alçak basınca yakalanıp az nemli de başlanınca gerisi gelmez mi geliyor elbet..
Daha uyku mahmurluğunu atamamış bir haldeyken kahvaltıyı hızla hazmedip toplantıya katılma çağrısına ayak sürüyerek gidilmektedir.Ne beklenebilinir ki "makas" yerine "makat" ağızdan çıktı bi kere umarsızca ve pat diye..Saliselik sessizliğin üstesinden gelip sözüne devam edebilmekte bir yetenektir sonuçta =)

3 Mayıs 2011 Salı

Numara:7

Odadaki oksijen eksikliğinin verdiği, kalıcı dikkat eksikliği, gerginlik ve sinir bozukluğu sebebiyle çevreye verilebilinecek zararlardan mesul değilim.
Başından olmasa da ortasından söylüyorum. zira bu 2 saattir altından kalkamadığım bir durum haline dönüştü ve beni uyarıda bulunmaya zorladı.
30m2 odada 6 kişi sabit, 3 ila 4 kişi hareketli olmak üzere çalışmaya çalışılan bir ortam hayal edildiğinde,seri bir trafik akışına sahip olunan bu caddenin kenarında olmanın ve  gürültüleri duymaya artık alışmış olduğunuz düşünülse de dışarıdan gelen havanın karbonmonoksit dolu bir hava olması dahi kabul edilse, 1,5m yüksekligindeki camın maximum 35cm ileriye itilmesiyle oluşan aralıktan içeriye giremeyen havanın yarattığı havasızlığın katlanılması ve kabul edilmesi zorunlu bir hale dönüştüğünde gerçekten performans adına birşeyler bekleyenlerin bunu tekrar düşünmeleri gerekiyor.

Numara:6

Ameliyat sonrası alınan bir rapor vardır çalışılan şirketle paylaşılmıştır ve bu rapor süresince işe gelmediğiniz günler maaşınızdan kesilmiştir.
Ptt'den "rapor param yattı mı" şeklinde nüfus cüzdanınız ile gidip bu rapor sürenize ve çalıştığınız kurumda ssk'nız ne derecede yatırıldığına göre (zira bazen üniveriste mezunları asgari ücretten gösterilebiliniyor) paranızı alabilmeniz lazımdır.Ameliyatın üzerinden neredeyse 1,5 ay geçmiş olmasına rağmen 3tür semtin ptt'sinin kapıları aşındırılmış fakat netice alınamamıştır.
internette bu aşındırmayı yapmadan bilgi alınabilinecek bir ilgili aranır ve  turkiye.gov.tr  adresinden öğrenebildiğini öğrenilir fakat semt ptt'sinden o şifre alınamaz, ilçe ptt'sine gidilmeliymiş.İlçe merkezine yakın olunmadığından açılmış semt ptt'sinden malesef faydalanılamaz böylece...Neden hizmet almak hakkı iken iş kaybına uğratılır bu kişi/ler.Neden bu şifre denen mereti ayaklarına gitmeden almak mümkün değildir neden...

2 Mayıs 2011 Pazartesi

Numara:5

Cumartesi günü akşam başlayan işten kop psikolojisinin etkisinden kurtulamamanın verdiği mahmurluk ve rahatsız olma hissinin pazartesi öğlen olmasına karşın, hala üzerinizde yapışık olma durumudur yaşanan.
Çalışmaya zaten ezelden duymadığınız arzu ve heves , pazartesi günü iyice içine kaçık bir haldedir ve adeta adetten çalışma durumu vardır.E hafta sonu kariyer sitelerinde arayıpta bulamadığınız türden ilanlarla karşılaşılamamışsa da ve de bir tek başvurunuzdan size geri dönüş olamamışsa da insanın emek veresi gelmiyor kardeşim çalışma hayatına, motivasyon eksikliği var vesselam...

1 Mayıs 2011 Pazar

Numara:4

The Road ( Yol ) filmi


The Road isimli filmi izliyorken geçen zamanda neden niçin  sorularıyla beyninizin meşgul olmaması sanırım içten bile değildir.Dünyanın sonuna gelinme aşamasında bir baba ve oğlunun yaşamda kalma mücadelesinin anlatıldığı filmde depremler,yangınlar,ağaçların devrilmesi,yamyam insanlara karşı da belli bir efor sarf edilmesi lazım geliyor.Filmdeki renkler,mat ve karanlık her şey dumanlı ve bulanık..
Gel gelelim film alışılagelmiş bir konuya sahip olmaması ve yaşamda kalma mücadelesini sakin bir üslupla ifade ettiği için, merak ettirici ve sonuna kadar izletici konumundadır.

30 Nisan 2011 Cumartesi

Numara:3

Cumartesi günü tam 6'ya kadar mesaiye boyun eğmenin verdiği hırsla,elindeki işleri en acil olanlari elden çıkarmak suretiyle gözünün önünden ve masa üstünden temizledikten sonra,şirketin sınırlı internetinin vermiş olduğu imkanlar dahilinde aklındaki merakları,dışarda olsan kendini atabileceğin dükkanların sanal versiyonları,ihtiyacın olan olmayan bir sürü konuyu başına ağrılar sokana kadar okumaya çalışma çabaların bile akşamı altı etmeye yetememiştir.


Bu iş kanunlarındaki haftalık 45 saat çalışma işi neden uygulanmaz neden çalışanlar köle yerine konulur ve neden işverenler tarafından sömürülmek hakdır gibi bir kabul söz konusudur.
Bunlar elbette ülkemize özgü şeyler değildir fakat yaşanılan şehrin çoğu Avrupa ülkesinden büyük olduğunu düşününce idaresi konusunda belki daha adil olunabilinir diye insan düşünüyor..elde değil..


Çalışma arkadaşlarını bir süzgeçten geçirdiğinde işini severek yapan kişiyi bulmak mümkün olmuyor,herkes bir sor bin ah işit modunda..
kimisi çocuğunu okutuyor,kimisi kredi ödüyor, kimisi borçla aldığı evin içini yaptırmaya çalışıyor,kimisi daha iyi bir iş buşamadığı için şartlara katlanıyor,kimisi evde tek çalışan olduğu için düzene baş kaldıramıyor....


kısacası herkesin muamele ve düzene bir katlanma ve boyun eğme sebebi var.

Numara:2

Çalışan birinin , ameliyat ertesi döndüğü işinde tutturduğu düzenin tamamen ortadan kalktığı ve düzensizliğin düzen olduğu bir işyerinde..


20 günde yapılmamış olan işleri özveri ile toparlamaya çalışırken..


Yaptığınız ve bitirdiğiniz işlerin üretime geçme aşamasında müdürünüz tarafından çomak sokularak "bu niye böyle mantık olarak şöyle olsa mı " diyerek varolan düzeninizi cumartesi gününün sabahında çalkalaması,sinir kalkması için muhtemel ve haklı bir sebeptir.


Özellikle yüzünü şehrimizden esirgeyen güneşin,yerini yağmur ve rüzgarlı günlere rahatlıkla terk eylemesi sonucu,sinüslerinizdeki aşağılık ve geçmeyen ağrı yüzünden keyfiniz kaçık ise bu çalkalanmanin yüzey basıncı oldukça darbeli olmaktadır...

Numara:1

Küçüklüğünden bu yana sıkıntılarını yazarak ,onlardan kurtulmaya çalışan ben sanırım şu yaşıma kadar açmakta en iyi yaptığımı düşüneceğim bloguma ilk yazımı yazarken haz duymanın hakkım olduğunu düşünüyorum.
Tabii insanın içini boşaltmak ve bahsi geçenin yüzüne vuramadığı şeyleri yazarak içini boşaltmaya çalışmasının yanında..


Birileriyle konuşarak değil yazışarak anlaşabilemenin sinirlere daha hafif hasar verdiğini de eğer tercihler arasındaysa bu yoldan gidilmesi de tavsiye edilebilinir.


gün içinde yaşadığın daraltılarını,sevimsiz işsel muameleleri,sinirlerini kaldıran her turlu olayı yazan bir blogtayız.


evet..


Ne demişler daralan yazar..